TheRockUla
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TheRockUla

TheRockUla
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Fenerbahçe Spor Külübü Nasıl Kuruldu ? -3-

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
C_mrc_R

C_mrc_R


Mesaj Sayısı : 302
Kayıt tarihi : 20/04/07

Fenerbahçe Spor Külübü Nasıl Kuruldu ? -3- Empty
MesajKonu: Fenerbahçe Spor Külübü Nasıl Kuruldu ? -3-   Fenerbahçe Spor Külübü Nasıl Kuruldu ? -3- Icon_minitime24/4/2007, 17:45

Fenerbahçe o yıl, hiç yenilmeden, hatta hiç gol yemeden ve tam 53 gol atarak, İstanbul şampiyonu olmuştu. Sahada yer alan takım bu başarıyı sağlayan oyunculardan oluşuyordu. Şampiyon Fenerbahçe'nin kadrosu şöyleydi: Şekip Kulaksızoğlu - Hasan Kamil Sporel, Cafer Çağatay - Kadri Tulga, İsmet Uluğ, Gahir Yeniçay - Sabih Arca, Alaeddin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Beleş Ömer Tanyeli ve Bedri Gürsoy. Maç başladığında İşgal Kuvvetleri oyuncularının sert oynamaları dikkat çekti. Dikkat çeken başka bir nokta ise hakemin bu sertliklere göz yumması idi. Türk seyirciler maçı sessizce izliyorlar, Fenerbahçeli futbolcular ise, üzerlerindeki gerginliklerini bir türlü atamıyorlardı. İlk önemli tehlike, Feenrbahçe kalesinde yaşandı. İngilizler'in bir şutu direkten döndü. Tehlikeden birkaç dakika sonra, İngilizler'in bekledikleri, Türkler'in ise korktukları an geldi. Malta'dan getirtilen ünlü futbolcu, Chelsea takımının soliç oyuncusu, maçın ilk golünü attı. Onun on beş metreden çektiği sert şut, kaleci Şekip Kulaksızoğlu'nun topa karşı koymasına olanak bırakmamıştı. Bu golden sonra İngiliz seyirciler, Taksim Stadı'nı bayram yerine çevirdiler. Sevinç gösterileri durmuyor, giderek daha da artıyordu. Yedikleri golden sonra Fenerbahçe takımında moral bozukluğu görülmedi; tersine, bu gol tüm oyuncularda kamçı etkisi yaptı. Üstelik, İngiliz seyirciler saha dışında çoştukça, Fenerbahçe takımı da saha içinde coştu. Fakat ilk yarı sona erene dek bu coşkunun meyvesi alınamadı. Bu yarı, Fenerbahçe'nin 1-0 aleyhinde bitmişti. İkinci yarı başladığında, sahada sanki bambaşka bir Fenerbahçe vardı. Oyuncuların ilk yarıda üzerlerinden atamadıkları gerginlikleri bu yarıda yok olmuş, sahaya gerginlikten uzak, rahat bir oyun oynayan Fenerbahçe gelmişti. Bu rahatlık 15 dakika sonra ilk meyvesini verdi. Zeki Rıza Sporel, iki İngiliz futbolcusunun arasından ustalıkla sıyrıldı ve "bomba" sözcüğü ile nitelendirilebilecek sertlikte bir şutla topu, İngilizler'in kalesine gönderdi. Sahada tüm Fenerbahçeli oyuncular sevinç içinde birbirlerine sarılırlarken, saha dışında o dakikaya değin seslerini çıkaramayan Türkler ise, sevinç haykırışlarıyla yerlerinden fırlamışlar, gözyaşları içinde birbirlerini kucaklayarak öpüyorlar, coşkularını paylaşıyorlardı. Şimdi sesleri duyulmayan kesim, İngiliz seyircilerdi. Sayı bakımından İngilizler'den çok az olmalarına karşın Türk seyircilerin sevgi gösterileri ve coşkusu, stadın dışına taşıyor, tüm Taksim Alanı'na yayılıyordu:

GOOOOL!!

İşte bu coşku ve sevinç sürerken 74'üncü dakikada, santrhaf İsmet Uluğ topu büyük bir ustalıkla Zeki Rıza Sporel'e uzattı. Sporel, cetvelle çizilmişcesine ayağına kadar uzatılan bu pası değerlendirmekte gecikmedi ve yine iki İngliiz futbolcunun kendisini sıkıştırmasına ve engellemeye çalışmasına karşın, yine "bomba" gibi bir şutla topu ikinci kez İngilizler'in kalesine gönderdi. Fenerbahçe, güçlendirilmiş İngiliz İşgal Kuvvetleri karşısında şimdi, 2-1 öne geçmişti. Sahada İngiliz futbolcuları, saha dışında ise İngiliz seyirciler donmuş, kalmışlardı. Onlardan "boşalan" yerleri Türkle dolduruyordu. Sahada oyunu Fenerbahçe oynuyor saha dışında, seyirciler arasından ise sadece Türkler'in sesleri duyuluyordu. Maç bu sonuçla bittiğinde, sahayı çevreleyen tel örgüler yıkılmış daha sonra da stat dışındaki seyirciler sahayı doldurarak, Fenerbahçeli futbolcularla bütünleşmişlerdi. Türkler, Fenerbahçeli futbolcuları kucaklıyorlar, öpüyorlar, omuzlara kaldırıyorlar; sevinçlerini, coşkularını, hatta gururlarını onlarla paylaşıyorlardı. Maç bitmişti ama maçın sonuna konulması gereken bir nokta kalmıştı. Maçın galibine General Harrington Kupası verilecekti. Türkler ve İngilizler arasındaki "çekişme", bu kupanın sahibine teslim edilmesinden sonra noktalanmış olacaktı. Beklenen bu anda geldi. İşgal Kuvvetleri Komutanı Harrington, kendi adını verdiği gümüş işlemeli bir metre yüksekliğindeki kupayı, kendi takımını yenen Fenerbahçe'ye, kendi elleriyle verdi. Fenerbahçeli futbolcular, kupayı verirken İngiliz komutanın ellerinin titrediğine dikkat ettiklerini söylüyorlardı. Adına "maç" denilen İngiliz çekişmesi statta bitmişti ama, giderek büyüyen bir halk topluluğu tarafından, giderek artan bir sevinç ve coşkuyla, stat dışında sürdürülüyordu. Sevinçli ve coşkulu Türkler, sahada omuzlarına aldıkları Fenerbahçeli oyuncuları yere hiç indirmiyorlar, stattan omuzlarında çıkardıkları bu "ulusal kahramanları"nı, Taksim Alanı'ndan başlayarak İstanbul caddelerinde bir bayrak gibi taşıyorlardı. Türk halkı bu mutlu 29 Haziran 1923 tarihinden tam dört ay sonra, yine aynı gün, ayın 29'unda başka büyük ve görkemli bir zaferin mutluluğunu daha yaşayacaktı. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyeti'ne kavuşacak olan Türk halkı, bu en mutlu gününün provasını dört ay öncesinden şimdi yapıyordu sanki.

Fenerbahçe Spor Külübü Nasıl Kuruldu ? -3- R3a8boad7

Alıntıdır..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Fenerbahçe Spor Külübü Nasıl Kuruldu ? -3-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TheRockUla :: { Fan Team } :: Forum Fanlarının Klubleri =) :: Fenerbahçe Fan Klub-
Buraya geçin: