Bizler, dünyamızı ve ülkemizi tehdit eden bugünün enerji sistemini topluca değiştirmenin zamanı geldiğine, bu değişimin yaşanması için önümüzdeki tek engelin 20. yüzyılın zihniyet yapısında kalmış siyasi irade olduğuna ve ancak bu siyasi iradeye geç kalmadan değişimi zorlamak için biraraya gelip sesimizi yükseltirsek geleceğimizi kurtaracağımıza inanıyoruz. Geçtiğimiz yüzyılda şekillenmiş enerji sistemi, büyük ölçekte fosil yakıtlar ve çok küçük bir paya sahip olsa da nükleer enerji arasında paylaştırılmıştırılmıştır. 21. yüzyıla girerken fosil yakıtların küresel ısınmaya neden olarak iklimlerimizi değiştirmesi insanlığın ve ekosistemin geleceğini geri dönülmez bir şekilde tehdit etmektedir. Çernobil gibi korkunç kazalardan sonra terkedilmeye yüz tutmuş nükleer enerji ise son derece sınırlı kaynaklara dayanıyor olsa da, hiçbir güvenlik garantisi veremediği halde küresel ısınma tehdidini fırsat gibi kullanarak pazardaki payını artırmaya çalışmaktadır. Bu sistemin içinde büyük petrol şirketleri, Irak’ta olduğu gibi kanlı savaşlar sürdürmekten hiç çekinmemekte, nükleer silahlanmanın bir yan sanayisi olarak gelişen nükleer enerji ise binlerce nesil boyunca yok olmayacak radyoaktif atıkların üstünü kirli poltikayla örtmeye çalışarak bizlerin ve çocuklarımızın geleceğini hiçe saymaktadır. Gezegenimizin geleceğini 20. yüzyılda kalmış ve tarihin çöplüğüne çoktan atılmış olması gereken bu endüstrilerin, onların paylarını ve karlarını garanti altına almak için vergilerimizi kullanarak fosil yakıtlara ve nükleere her yıl 300 milyar dolar teşvik akıtan hükümetlerin insafına bırakamayız. Maalesef, AKP hükümeti mevcut enerji sistemini yürütmekte ısar etmekte. Hem fosil yakıtlara hem nükleer endüstriye kapıları sonuna kadar açıyor. Türkiye iklim değişikliği etkisi altında hızla kuraklaşırken, su güvenliğimiz, çiftçimizin geleceği tehdit altındayken hala kirli kömür santrallerinden, boru hatlarından ve doğal gaz anlaşmalarından vazgeçilmiyor. Kyoto protokolü imzalanmıyor. Türk halkının tüm karşı çıkışına rağmen pahalı ve tehlikeli nükleer enerji tercih ediliyor. Çok iyi biliyoruz ki, enerjinin akıllıca ve verimli kullanılmasıyla birlikte bugün teknolojik olarak kendini kanıtlamış olan rüzgar, güneş, su, jeotermal ve biyokütle gibi yenilenebilir enerjilerle yeni bir enerji sistemi inşa etmemiz mümkün. Bizler, gezegenimize, suyumuza, Sinop’umuza, çiftçimize sahip çıkmak için 28 Nisan 2007’de Kadıköy’de olacağız. Sizleri de bekliyoruz.. Ne petrol, ne kömür, ne nükleerBu rüzgar, bu güneş bize yeter!
ALINTI